Uzun zamandır yazmak konusunda tereddüt ettim. Herşey sıradanlaştı hissine kapıldım. Bir çok bir çok işle uğraştım. Ve sonunda sakinleşip dedim ki; yaptığım herşey bana dair değil mi? neden sıradan olsun? Yorulmak normal zamanlarımızda da hayatımızın bir parçasıydı. Sıkılmak da.
Evet bir çok arkadaşımın dediği gibi yaratıcılığın sosyal yaşantılardan beslendiğine katılıyorum. Ama içime dönüp baktığımda o kadar çaresiz bir ben görmedim başından beri. Sevilin bir yazısında bahsettiği gibi giderek hoşnut olduğum durumlar oluştu evde kalma zorunluluğunda. Bütün bunlar geçince dışarı çıkmak isteyeceğimden pek emin değilim artık. Ve yine bir arkadaşımla sohbet ederken onun da benim gibi sadeleşen hayatından çok memnun olduğunu öğrendim. İçime su serpen kendinden sıkılmanın olağanlığı durumu kendini yeniden keşfetmeye zaman tanıyor gibi. Bu çok da kişiselleşmiş tespitimin akabinde evde kalabilme lüksüne sahip kesimin bu imtiyazdan uzak kalan insanlara bağımlılığını hatırlatıyor yeniden. Dışarıdakilere.
Bu konuya sınıf farklılıklarıyla değil de daha kendi yaşamımdan hissettiklerimle değinmek istiyorum. Mesela kendine bakmaktan sıkılma durumu ile ilgili şımarıklıklarımızdan. Alışveriş yapmak yemek pişirmek temizlik yapmak gibi. Bunları kendimiz yapmaya başlayınca hayatın ister istemez sadeleştiğini seziyorum. Gereksiz olan eylemlerin (harcamalar)bir kenara atılabildiğini, abartılı alışkanlıkların giderek daha az yer işgal ettiğini ve bizi terkettiğini. Tüketim listemizin daha çok önceliklerle planlandığını farkediyorum. Elde olanla yaşamaya çalışmak normal zamanlarda bize neden bu kadar distopik bir hikaye gibi geliyordu. Kendi adıma bunları düşünecek zamanım ve enerjim yoktu diyebilirim. Ya da düşündüğüm kadarı yeterli gelmiyordu. Ayrıca okula giden çocuklarımla sisteme çok da güzel bir adaptasyon kanalım vardı. Onlar beni ben onları her gün yeniden sistem için kuruyorduk sanırım. Bizi saldılar bir süre için. Şimdi herkes kendi başının çaresine baksın. Tabi ki tamamen bir salıverme değil ancak kimse sokaklara döndüğü zaman eskisi gibi olmayacak diye umut ediyorum. En azından ben kendi adıma bir adım ötemdeyim diyebilirim artık.