// dan sonra türkçe
Nous sommes au 45e jour de notre aventure (tout au moins c’était comme une aventure, au début) de confinement. Dans cette période, je peux assigner au moins un thème à chaque semaine, même si je ne peux pas les compter un par un, et j’appellerais celle-ci « la semaine de l’intolérance à la vidéo ». Parce que maintenant, la proximité que je sens dans le partage que nous faisons à travers l’écran ne me suffit plus. Je ne sais pas s’il faut lire l’horoscope ou les actualités, mais je pense que l’impatience obstinée, due au fait de savoir que nous sommes à la fin du confinement prévaut et ça émet des ondes négatives autour de moi. Dans mon esprit, ça devrait être le meilleur moment pour commencer à me plaindre, car dans 12 jours, la distance de 1 km du domicile passera à 100 km, et là nous pourrons marcher confortablement sans justifier chaque sortie de maison. Pas seulement marcher, on pourra même faire du vélo. Non, les piscines ou les cinémas ne seront pas en service immédiatement, mais au moins la zone d’incarcération s’agrandira.
J’adresse ma gratitude à Godard, Hitchcock, Eric Rochant, Chabrol et bien sûr Rohmer pour avoir réalisé des films qui m’accompagnent dans cette traversée. Grâce à vous, je ne me suis jamais sentie seule.
//
Ev hapsinde sürdürdüğümüz maceranın (en azından başında macera gibiydi) 45. günündeyiz. Teker teker sayamayacak olsam da her haftasına en az bir tema atayabileceğim bu dönemin içinde bulunduğumuz bu haftasına “görüntülü konuşmaya tahammülsüzlük haftası” adını koydum. Çünkü artık ekran aracılıyla yaptığımız paylaşımlardaki geçici duyarlılığın daha fazlasına ihtiyacım var. Yıldız falına mı bakmalı yoksa haberlere mi bilmiyorum ama galiba işin sonuna geldiğimizi bilmekten kaynaklı inatçı bir sabırsızlık hakim ve durmadan negatif dalgalar yayıyor çevreme. Kendimce şikayet etmeye başlamanın için en doğru zamanı muhtemelen şu an, çünkü 12 gün sonra 1km olan evden uzaklaşma sınırı 100km’ye çıkacak, üstelik artık her evden çıkışımızı gerekçelendirmeden rahatça yürüyebileceğiz. Ne yürümesi, bisiklet bile sürebileceğiz. Hayır, havuz ya da sinemalar hemen devreye girmeyecek ama en azından hapis alanı genişleyecek.
Bana bu süreçte eşlik eden filmler yaptıkları için Godard’a, Hitchcock’a, Eric Rochant’a, Chabrol’e ve tabi ki Rohmer’e buradan minnetlerimi gönderiyorum. Sayenizde kendimi hiç yalnız hissetmedim.