30 avril 2020 – Covid – 19 diary /@19/ Tue, 12 May 2020 15:47:26 +0000 fr-FR hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.1 /@19/wp-content/uploads/2020/04/cropped-Capture-d’écran-2020-04-08-à-13.56.16-32x32.png 30 avril 2020 – Covid – 19 diary /@19/ 32 32 Rétréci / Shrunk /@19/2020/04/30/retreci-shrunk/ /@19/2020/04/30/retreci-shrunk/#respond Thu, 30 Apr 2020 15:18:03 +0000 /@19/?p=1079 Continuer la lecture de Rétréci / Shrunk ]]> Je ne suis plus si sûr d’avoir été franc en écrivant mes derniers articles. Non pas que je veuille l’être entièrement, on sait bien qu’écrire c’est toujours “mentir-vrai”. Mais l’écriture-vérité du journal suppose une certaine franchise, avec soi-même.

Ainsi, j’ai découvert ces derniers temps que je ne pouvais pas durablement vivre isolé. J’ai dû m’avouer que le repli sur soi n’était pas un signe noble de refus du matérialisme, ni une brave mise à distance des réseaux-de-communication-qui-pompent-notre-temps.
Non, j’ai broyé du noir.

J’en suis venu à la conclusion suivante : dans le monde dans lequel nous sommes entré, le moindre aphte, la moindre assiette cassée, la plus légère trace, la plus simple manifestation sonore des voisins peuvent virer au drame. Ces broutilles ne trouvent pas la perspective, la scène large du quotidien, pour apparaître à leur taille normale : infime.
Il s’agit de reconnaître ce changement d’échelle et de vivre honnêtement en fonction de cette nouveauté. Nier la transformation pourrait nous empêcher d’en recueillir les avantages et finir, peut-être, par devenir dangereux.

]]>
/@19/2020/04/30/retreci-shrunk/feed/ 0
Daily Corona : 45 /@19/2020/04/30/daily-coronada-45-gun/ /@19/2020/04/30/daily-coronada-45-gun/#respond Thu, 30 Apr 2020 10:05:01 +0000 /@19/?p=1068 Continuer la lecture de Daily Corona : 45 ]]> // dan sonra türkçe

Nous sommes au 45e jour de notre aventure (tout au moins c’était comme une aventure, au début) de confinement. Dans cette période, je peux assigner au moins un thème à chaque semaine, même si je ne peux pas les compter un par un,  et j’appellerais celle-ci « la semaine de l’intolérance à la vidéo ».  Parce que maintenant, la proximité que je sens dans le partage que nous faisons à travers l’écran ne me suffit plus. Je ne sais pas s’il faut lire l’horoscope ou les actualités, mais je pense que l’impatience obstinée, due au fait de savoir que nous sommes à la fin du confinement prévaut et ça émet des ondes négatives autour de moi. Dans mon esprit, ça devrait être le meilleur moment pour commencer à me plaindre, car dans 12 jours, la distance de 1 km du domicile passera à 100 km, et là nous pourrons marcher confortablement sans justifier chaque sortie de maison. Pas seulement marcher, on pourra même faire du vélo. Non, les piscines ou les cinémas ne seront pas en service immédiatement, mais au moins la zone d’incarcération s’agrandira.

J’adresse ma gratitude à Godard, Hitchcock, Eric Rochant, Chabrol et bien sûr Rohmer pour avoir réalisé des films qui m’accompagnent dans cette traversée. Grâce à vous, je ne me suis jamais sentie seule.

//

Ev hapsinde sürdürdüğümüz maceranın (en azından başında macera gibiydi) 45. günündeyiz. Teker teker sayamayacak olsam da her haftasına en az bir tema atayabileceğim bu dönemin içinde bulunduğumuz bu haftasına “görüntülü konuşmaya tahammülsüzlük haftası” adını koydum. Çünkü artık ekran aracılıyla yaptığımız paylaşımlardaki geçici duyarlılığın daha fazlasına ihtiyacım var. Yıldız falına mı bakmalı yoksa haberlere mi bilmiyorum ama galiba işin sonuna geldiğimizi bilmekten kaynaklı inatçı bir sabırsızlık hakim ve durmadan negatif dalgalar yayıyor çevreme. Kendimce şikayet etmeye başlamanın için en doğru zamanı muhtemelen şu an, çünkü 12 gün sonra 1km olan evden uzaklaşma sınırı 100km’ye çıkacak, üstelik artık her evden çıkışımızı gerekçelendirmeden rahatça yürüyebileceğiz. Ne yürümesi, bisiklet bile sürebileceğiz. Hayır, havuz ya da sinemalar hemen devreye girmeyecek ama en azından hapis alanı genişleyecek.  

Bana bu süreçte eşlik eden filmler yaptıkları için Godard’a, Hitchcock’a, Eric Rochant’a, Chabrol’e ve tabi ki Rohmer’e buradan minnetlerimi gönderiyorum. Sayenizde kendimi hiç yalnız hissetmedim.  

]]>
/@19/2020/04/30/daily-coronada-45-gun/feed/ 0
balkonda düşünceler /@19/2020/04/30/balkonda-dusunceler/ /@19/2020/04/30/balkonda-dusunceler/#respond Thu, 30 Apr 2020 08:21:43 +0000 /@19/?p=1061 Continuer la lecture de balkonda düşünceler ]]>

Uzun zamandır yazmak konusunda tereddüt ettim. Herşey sıradanlaştı hissine kapıldım. Bir çok bir çok işle uğraştım. Ve sonunda sakinleşip dedim ki; yaptığım herşey bana dair değil mi? neden sıradan olsun? Yorulmak normal zamanlarımızda da hayatımızın bir parçasıydı. Sıkılmak da.

Evet bir çok arkadaşımın dediği gibi yaratıcılığın sosyal yaşantılardan beslendiğine katılıyorum. Ama içime dönüp baktığımda o kadar çaresiz bir ben görmedim başından beri. Sevilin bir yazısında bahsettiği gibi giderek hoşnut olduğum durumlar oluştu evde kalma zorunluluğunda. Bütün bunlar geçince dışarı çıkmak isteyeceğimden pek emin değilim artık. Ve yine bir arkadaşımla sohbet ederken onun da benim gibi sadeleşen hayatından çok memnun olduğunu öğrendim. İçime su serpen kendinden sıkılmanın olağanlığı durumu kendini yeniden keşfetmeye zaman tanıyor gibi. Bu çok da kişiselleşmiş tespitimin akabinde evde kalabilme lüksüne sahip kesimin bu imtiyazdan uzak kalan insanlara bağımlılığını hatırlatıyor yeniden. Dışarıdakilere.

Bu konuya sınıf farklılıklarıyla değil de daha kendi yaşamımdan hissettiklerimle değinmek istiyorum. Mesela kendine bakmaktan sıkılma durumu ile ilgili şımarıklıklarımızdan. Alışveriş yapmak yemek pişirmek temizlik yapmak gibi. Bunları kendimiz yapmaya başlayınca hayatın ister istemez sadeleştiğini seziyorum. Gereksiz olan eylemlerin (harcamalar)bir kenara atılabildiğini, abartılı alışkanlıkların giderek daha az yer işgal ettiğini ve bizi terkettiğini. Tüketim listemizin daha çok önceliklerle planlandığını farkediyorum. Elde olanla yaşamaya çalışmak normal zamanlarda bize neden bu kadar distopik bir hikaye gibi geliyordu. Kendi adıma bunları düşünecek zamanım ve enerjim yoktu diyebilirim. Ya da düşündüğüm kadarı yeterli gelmiyordu. Ayrıca okula giden çocuklarımla sisteme çok da güzel bir adaptasyon kanalım vardı. Onlar beni ben onları her gün yeniden sistem için kuruyorduk sanırım. Bizi saldılar bir süre için. Şimdi herkes kendi başının çaresine baksın. Tabi ki tamamen bir salıverme değil ancak kimse sokaklara döndüğü zaman eskisi gibi olmayacak diye umut ediyorum. En azından ben kendi adıma bir adım ötemdeyim diyebilirim artık.

]]>
/@19/2020/04/30/balkonda-dusunceler/feed/ 0