Archives de catégorie : 15 avril 2020

Input – Output

Çekül de çalıştığım zamanlarda yapığımız işe anlam veremediğimiz bir dönem vardı. Herkes yeni iş hayalleri kuruyor, kimisi gerçekten işinin planları yapıyordu. O döneme damgasını vuran ve o ideal işin felsefesini tanımlayan söz : Input- Output idi.

Bir aydır, keyifsizlik ve tedirginlikle başlayıp bocalamayla iç içe devam eden eylemlerle dolu şu sürecin içinde yaşamak için bir denge tutturmaya başladım. Arka planda virüsün her yerde hızla yayılıp canlar aldığını gösteren o harita var hep. İç mekan düzenlemeleri, iç dünya sorgulamalarıyla paralel düzlemde yuvarlanarak gidiyorken Macron iki gün önce ayni saatte (20.00) Elize sarayından yine halka seslendi : 11 Mayıs’a kadar ev hapsine ayni disiplinle devam, akabinde kademeli olarak normal hayata dönmeye başlanacak. Bu arada üniversiteler Eylül 2020 den önce açılmayacağı kararını duyurmuştu bile. Herkesin aklında « kademeli » düzeninin nasıl olacağı sorunu varken ben şahsım adına bir değişiklik olmayacağını düşünüyordum. Fakat doktorada bağlı olduğum araştırma laboratuvarı « tamam mı devam mı » konulu bir mail gönderdi : 11 Mayıs’tan sonra eski hayata yeni kurallarla dönelim mi yoksa ayni üniversitelerin aldığı karar gibi eylüle karar araştırmalarımıza evden mi devam edelim ?

Beynimin her tarafından bu işin somut olarak nasıl mümkün olacağı sorusu varken bir taraftan bu sürede alıştığım ve sevmeye başladığım şeyi tanımlamam gerektiğine karar verdim.

Yapmak, başarısız olmak ama yine yapmak, ayni soruyu başkasının müdahalesi olmadan yine sormak, sonra yine yapmak, her gün yemek yapmak, her hafta alış-veriş yapmak, aynı soruyu yine düşünmek, günün saati ya da değişen güne göre farklı cevaplar verdiğini görmek, sonra stratejiyi değiştirmek sonra yine yapmak. Ekmek yapmak, çay yapmak. Kendi çıkıntılarınla karşı karşıya kalıp kısa sure içinde onlarla yine yüzleştiğinin getirdiği bir tanıdıklık duygusuyla yumuşamak ve yine yapmak. Yani yazmak. Kendine tam güvenini kaybederken toparlanmak, hatırlamak, ayni dün ya da önceki hafta olduğu gibi. Sonra dönüp bilgisayarın karsısına geçip yazmak.

Başka bir yere şu aşamada gidersem bu kazanımların hepsini kaybedip bir ayda yarattığım bu mikro ekosistemin dışında boğulmaktan korkuyorum. Inputum kendim, outputum eylemlerim olsa da bu ilişkinin akıcı bir şekilde sürmesi şu anda içinde yaşadığım dinginliğe bağlı.

UN MOIS

14 avril 2020

J’ai passé aujourd’hui la journée avec des nausées. Je n’ai pas bien dormi cette nuit, j’avais mal au ventre et une immense envie de vomir. Hier on a fait un diner de Pâques avec les amis-voisins, c’était d’ailleurs la première fois que je mangeais un Agneau pascal en 4 ans de France. On vit depuis un mois dans notre petite communauté de 4 personnes en se déplaçant entre deux appartements, du 4ème au 6ème étage. Après le diner, à la suite du discours du Macron, notre pâque a mal tourné : on s’est disputé, la communauté a claqué. Je n’ai pas encore bien digéré.

Ça fait un mois que j’ai quitté mon appartement en courant avec une valise, un sac rempli de nourriture et une grosse boule au ventre. Je n’avais aucune idée de quand j’y reviendrais – je n’y suis pas toujours certaine. C’était un choix, même si je n’ai pas eu beaucoup de temps pour y réfléchir. J’ai paniqué de m’imaginer confinée toute seule dans 27m². J’ai renfermé mes plantes chez moi.

Je sens que chaque journée est encore rythmée par des hauts et des bas. Mon corps a vécu des immenses vagues des émotions ce mois-ci. Mais j’ai surtout compris à accepter. Et je continue à choisir d’être là chez L. car je me sens dans un grand voyage. Je détourne un peu avec conscience le sens du confinement et ça me plait. Je découvre des objets, des bruits, des odeurs et des lumières que je ne connaissais pas.

J’ai raté un gâteau, mais j’en ai réussi faire deux autres après.

J’écris pour la première fois pour le blog.

J’apprends à prendre mon temps.

git geller

Adım adım gelen ne kimse bilmiyor. Virüsü biliyoruz. Artık kodlarına varana kadar sıfır biyoloji bilgimle ne olduğunu bildiğime eminim. Ama henüz bireysel olarak tanıştırılmadık kendisiyle. Tanışıp yakınlaşınca sevecek miyiz birbirimizi acaba, zarar mı vereceğiz? Onun hayatta kalması için doğru kişi ben miyim? Yoksa benim hayatta kalmam için doğru virüs o mu?

Yok gibi davransam kendime büyük bir iyilik mi yapmış olacağım? Belki de Türkiye devleti için en doğru yol bu. Asgari bir önlem paketiyle hayatımıza birşey olmamış gibi devam edersek üstesinden gelebiliriz. bizi buna mı ikna etmeye çalışıyorlar acaba? Ben galiba ikna olmak üzereyim. Bunu yaşayarak göreceğiz.

Hafta sonu özeti: Türkiyede her koyun kendi bacağından asılıyor. Kendini asamayan koyunlara asması için el birliği ile yardım ediliyor.

Bunların hiçbirini yazmak istemedim aslında, kendiliğinden oldu. Kendi içimde daha sevecen ve naiftim. Ama anlatmam gerekiyormuş.

Evde kalma halini romantize etmek değil maksadım ama her alışılmadık durum gibi bu da bana çok şey öğretti.

Hani şu karantinada boşanma oranlarının artışı haberi vardı ya bence ciddi bir durum. Sadece yaşadığın sevgiliyi yeniden tanımak ve aslında birlikte olamayacağını anlamak açısından değil. Kendini yeniden tanımak ve kendinle de bu halinle olamayacağını anlamak da önemli. Yani kendinden de boşanmaya karar vermelisin bir yerde. Tek sorun kendini tam olarak terk edemiyorsun. Ya onu eksiltiyorsun ya onarıyorsun ya da yeniliyorsun. Sen hangisini istersen. Ben onarmayı tercih ediyorum. Onarabildiğim parçalarımla yola devam etmeyi. Tek başına çok zor bu onarım süreci. Yani evet bahar geldi evet bişeyler uyanıyor evet güneş çıkıyor sonra ansızın yağmur evet evden dışarı bakınca şehir çok yalnız.

Ama yüklediğim bu anlamları kime anlatmalıyım. Kim benim baktığım yerden bakıyor bu şehre. Ne zaman bir kahve içebiliriz belki bir öğleden sonra. Çevrimiçi mi ? Beni kandırmayın lütfen. Virüsler 5G ile bulaşmıyor. Ruh hali, duygular, hayaller, fikirler izlenimler etkileşimler de virüs gibi bulaşıyor bana kalırsa. Temas yoluyla.

Bu yüzden tek başımızayız. En azından geçici bir süre için. Ben en son tek başıma olma halimi onardım. Hala da onarmaya devam ediyorum. Bir kahve içimlik öğleden sonrasına kadar.